20 Ocak 2013 Pazar

Never Let Me Go / Beni Asla Bırakma


Sizlere geçenlerde izlediğim ve beni son derece etkileyen 2010 yapımı bir bilimkurgu filminden bahsetmek istiyorum.Aslında bilimkurgu demek doğru mu olur bilmiyorum.Çünkü daha çok romantizm ve drama içeren bu film sizi beyninizden vurulmuşa döndürüyor. Öyleki hayatla ilgili bir çok şeyi sorgular halde buluyorsunuz kendinizi. 
Kathy, Tommy ve Ruth yatılı bir okul olan Hailsham'da kalan üç arkadaştır.Ama sıradan bir yatılı okul değildir burası.Burada kalan çocuklar özel'dir.Kendilerine bilhassa bedenlerine çok iyi bakmaları gerekir.Çünkü bu çocuklar zamanı gelince ihtiyacı olan insanlara organlarını verecek olan klonlardır.





Bedenleri kendilerine ait değildir, dolayısıyla kendilerine ait bir hayatlarıda yoktur.Tek bir misyonları vardır; "başkalarının hayatlarını kurtarmak". Bu noktada insan düşünmeden edemiyor; Yaşamak için her yol mübah mıdır? Biraz ironik bir benzetme olacak ama kasap dükkanından sakatat alır gibi yaşamak için bu klonların organlarını alıyor geleceğin insanları. Tarlada domates, salatalık yetiştirir gibi klonlanmış insan yetiştiriliyor, binevi canlı organ deposu. Kullanılıp bir kenara atılan insan bedenleri..
Gelelim filmin romantizmli kısmına.Kathy çocukluğundan beri Tommy'e özel duygular beslemektedir.Ancak bunun farkında olan Ruth bile bile Tommy nin aklını çeler ve onu avucuna alır. Ancak yıllar geçtikten sonra bu yaptığından pişman olur ve telafi etmenin bir yolunu bulmaya çalışır. Umutsuz zayıf bir yol.. Zira artık yaş otuza dayanmıştır, bağış sırası gelmiştir ve ölüm enselerine yapışmıştır.Yaşamak için çok vakitleri yoktur.



Film boyunca izleyicinin içini içten içe bir isyan duygusu kaplıyor.Kaçıp gitmelerini kendi hayatlarının peşinden koşmalarını bekliyorsunuz. Ama onlar bunun yerine diğerlerinin onlar adına karar verdikleri kaderlerini yaşıyorlar. Nedense kaçıp gitmek akıllarının ucundan geçmiyor. "Neden" diye soruyorsunuz kendi kendinize fakat film bunun cevabını vermiyor.Cevabı bulmayı izleyiciye bırakıyor...
Bu konu beni epey düşündürdü. Ben olsam diye başlıyor cümleler, ben olsam kaçabilmek için ölümü göze alırım diyorum.Peki ya onlar ? Sonlarının zaten ölüm olduğunu bile bile neden kaçmıyorlar?






Durağanlığı izleyiciyi rahatsız etmeyen ve izledikçe içine çeken bu filmin izleyen herkesin üzerinde derin bir etki bırakacağı kesin.
Son olarak film japon asıllı yazar Kazuo Ishiguro'nun romanından uyarlama.Ben kitabı okumadım filmi izlemesem önce kitabı okumayı tercih ederdim. Çünkü yorumlara bakılırsa kitap filmden çok daha başarıymış.(Her zaman böyle olmaz mı :))
 Değişik bir film arayanlara izlemelerini tavsiye ederim

Sevgiler..



17 Ocak 2013 Perşembe

Bugün Benim Doğum Günüm!







22 yıl önce bugün ben doğmuşum.

Kayıtlarda körfez savaşının başlangıcı diye geçer bu tarih. Doğmamla 2 saat gibi bir zaman farkıyla.
Önceden bugün tarihli takvim yapraklarını koparıp saklardım.Hepsinin üstünde aynı şey yazardı, sinir olurdum. Şimdi o yapraklar nerede bilmiyorum.. Doğum günümün savaşı hatırlatması hep moralimi bozmuştur..

Önceden, yani bundan 3 sene öncesine kadar 20 li yaşlarda olacağım düşüncesi kulağıma bir garip geliyordu.Sanki hep 17-18 kalacakmışız gibi.. Oysa bugün bir kez daha anlıyorum ki teker teker ve büyük bir hızla deviriyoruz yılları.. Tıpkı dedikleri gibi ; 20 yaşlar çabuk geçer.. Öyle mi oluyor sizce de ? Şahsen ben bu iki senenin nasıl geçtiğini anlamadım bile..


Rabbim nasip ederse 8 ay sonra düğünüm olacak ve bende birçok insan gibi hayatın bu rutin akışına dahil olacağım ; Sevilesi insan = evlilik = evlat = hayat koşuşturması = orta yaş = emeklilik = yaşlılık..



Öyle ya da böyle bir şekil geçecek yıllar Rabbim cümlemize hayırlı bir ömür yaşamayı, O'nun yolunda hayırla evlatlar yetiştirmeyi nasip eylesin..


Ve Rabbim bütün dünyaya biran evvel barışın hakim olmasını sağlasın ..

Amin..

Çeyiz Alışverişi 2

Yine çeyiz alışverişi ile karşınızdayım :)

Aslında bunlar küçük parçalar biran evvel büyük parçaları da tamamlamak istiyorum ama bu konuda oldukça kararsızım :(

Çeyiz setleri makul bir fiyatta ama istediğim gibi değiller maalesef. Mesela Karacanın porselenlerini beğeniyorum ama çelik tencereleri hoşuma gitmiyor ve bir kaç yerden olumsuz yorum aldım. Emsanın çelik tencerelerine hastayım ama porselen takımları beni cezbetmiyor..

Sanırım set halinde değil de ayrı ayrı alacağım hepsini..

Sizinde varsa bu konuda fikir ve deneyimleriniz paylaşmanızı rica ediyorum.

Şimdi gelelim son günlerde alınan parçalara ;

Tupperı bir çoğunuz bilirsiniz, ben hiç kullanmadım. Çok iyi diyorlar, bunlarda benim ilk tupperlarım yeri özel yani :D


Bu orta boy şirin saklama kablarımın epey bir işime yarayacağını düşünüyorum.







Karacayı sık sık gezerim, mağazalarında düz beyaz porselen çeşitli şekillerde servis kabları ve çerezlik reçellik v.s. ürünler vardır. Geçenlerde Kadıköy cuma pazarında gezerken bu tatlı çerezliklere denk geldim Karcadakinin aynısı üstelik çok fahiş bir fiyat farkı vardı arada, şöyle ki karacada teki 4 tl iken pazarda 6 tanesi 10 tl idi. Hemen kaptım tabi ki :D




Bunlarda cici kurabiye kalıplarım :)  Yine kırmızı :D





Tatlı ev arkadaşımın hediyesi bu yumuşacık pamuklu battaniyede çeyizime eklendi.



Aşağıdakilerde Taç dan aldığım iki pike takımı. Ev üzerine ürünler satan bir alışveriş merkezinden çok ucuza aldım. İkisi 95 tl idi.



Özellikle bu turkuaz-krem-kahve desenli olana bayılıyorumm :)






Şimdilik bu kadar.. 


 Sevgiyle kalın..







İndirimlerden Kaptıklarımm

Evet arkadaşlar bir indirim furyası almış gidiyor  bende sezon başından beri beğendim ama indirimini beklediğim bir kaç ürünü kaptım :) Zaten sezonunda aldığım çok az ürün vardır, zira sezonunda alıp sezon sonunda ki etiket fiyatlarını görüp sinir krizi geçirdiğim durumlar çok olmuştur : D

Armine'de epey bir indirim oldu, bilmiyorum haberiniz var mı. Aşağıda çok beğendiğim kabanı hemen hemen yarı fiyatına aldım, mutluluk vericiii :)





Yine Armineden sezonunda beğendiğim ve indirime girmesini beklediğim  şu şirin çantayı yarı fiyatına aldımmm :)





U.S. Polo dan da upuzun zamandır benim olmalı dediğim kırmızı uzun hırkayı yarıdan da düşük fiyata kaptım.


indirimli manto, çanta, kazak,



Ve de factodan iki kazakta dolabıma eklenen parçalardan.


Biraz kırmızıyı abartmışım sanki :) ama elimde değil seviyorum bu rengi Üç kuruş fazla olsun kırmızı olsun diğenlerdenim yani :D


Sağlıcakla kalın..




14 Ocak 2013 Pazartesi

Nişan Hediyelerim






Nişan sürecimde beni en çok düşünderen şeylerden biride hediyelikler oldu.İnternetten yaptığım araştırmalarda bir çok seçeneğe rastladım ama kimisi nişan için fazla, kimisi fazla zahmetli kimisi ise bütçe olarak epey fazlaydı. Herşeyden önce benim elimden geçen bir şey olmalıydı. Biraz emek sarfetmeliydim ,heves bu kadar çok olunca :)


Daha sonra takip ettiğim pembe gönlüm sende blog sahibesinin hediyeliklerini gördüm ve biraz daha farklısını ben yaptım. Herşeyden önce tabiki bir eminönü çıkartması şarttı:)  Kutular tanesi  30 kuruştan eminönünden alındı. (Kuru kahveci Mehmet efendiden saptıktan sonraki sokakta ) aynı dükkandan hazır fiyonklar alındı (Fiyonk yapmayı pek beceremem :) Kardeşler ve kuzenler yardımıyla kutular katlandı






Katlanan kutulara nişanlımın tasarladığı matbaada basılan etiketler yapıştırıldı.




Ve asıl tamamlayıcı olan tatlı mı tatlı fiyonklar kapak kısmına silikon tabancası ile yapıştırılıp biten kutuların içine yine eminönünden alınan tül ve onların içinde pembiş badem şekerleri yerleştirildi. Bu gördüğünüz şirin sepette ise nişan günü dağıtıldılar ;





Sepeti alan annem kenarlarını pembe kurdelerle süsleyen ise ben:) Gerçi annem yeterince süslü dedi ama dinlemedim:)

Nişan şekerlerim nişan kıyafetimle uyumluydu. Maalesef nişan kıyafetim ve o güne dair fotoğraflarımı yayınlayamıyorum. Kıyafetimi Gönül Kolat'a diktirdim ve pişman oldum diyebilirim. Size tavsiyem çevrenizde güvendiğiniz becerikli terziler varsa onlara diktirin kıyafetlerinizi, emin olun ilgi ve alaka daha fazla olur !

Hiç değilse gittiğinizde kiyafetin tasarımlarını konuştuğunuz, ölçünüzü alan Asıl (!) kişi yerine ilgisiz lakayt bihaber asistanlarla karşılaşmazsınız. Samimiyetine güvendiğiniz insanlar kalkıp size 2 benden küçük gelen kıyafeti "abiyede olması gereken bu aslında" diye saçma sapan sözlerle kakalayıp göndermeye çalışmazlar..

Herneyse.. Atlattık geçti. Keyifli bir nişan oldu. Allah herkese daha güzellerini nasip etsin, sevgiyle kalın..



Buhar Kazanlı Ütü Meselesi


Ütü meselesi beni en çok düşündüren en fazla kafa yormama neden olan mesele olmuştur. Belki de alt tarafı ütü ne olacak diyeceksiniz. Ama benim için öyle değil:) Öyle ki ütü benim ev işleri içerisinden en sevmediğim yaparken en sıkıldığım iştir.Bu yüzden benim için en rahat en pratik olan ütüyü bulmam lazımdı.

Öncelikli kararım buhar kazanlıdan yanaydı.Sonra hangi marka ve hangi modeli alacağıma karar vermeliydim.İnternet üzerinden yaptığım araştırmalarda ve çoğu ev hanımlarının yorumlarına baktığımda iki marka öne çıkıyordu sizinde çok iyi bildiğiniz phılıps ve tefal.

Nelere dikkat etmem gerek, hangi özelliklere bakmalıyım diye iyice araştırmış not etmiştim. Öncelikle en önemlisi buhar basıncıydı ve piyasada ki en yüksek buhar basıncı 6 bardı, daha sonra buhar gücü ve şok buhar gücü geliyordu. Şok buhar gücünde ise 260 g idi. ( ki bu inatçı kırışıklıkları açmak için önemli bir etkenmiş) .

Tefalde bu özelliklere sahip Protect Pro GV9461 vardı ve kampanyadaydı





İnceledim baktım özellikle üstünü tamamen kapatan koruyucu kapak çok hoşuma gitti. Ama hemen karar vermeyip karşı mağazaya da gidip phılıpse de bakayım dedim. Phılıpsde de aynı özelliklere sahip philips GC9240 PerfectCare Optimal Tempile vardı





Phılıpsde de özellikle hoşuma giden şey kumaş ayarının olmamasıydı.Sadece düğmeye bas ve aç bu kadar :)

Ama her nedense tefal daha çok kendine çekti. İki mağaza arasında zik zak yaparken yok bu böyle olmayacak en iyisi deneyip karar vereyim dedim ve sağolsun mağaza çalışanları beni geri çevirmediler.
Öncelikle  tefalde çalışanlardan birinin gömleğini ütüledik :) Aslında biraz zor bir kumaştı yani öyle tahmin ediyorum çünkü ne kadar güzel ütülesede dikiş bitiminde ki kalın kırışıklığı ısrarla şok buhar yapmama rağmen açmadı. Ancak her ne kadar zor bir kumaş olsa da sonuç itibari ile elimde ki son model bir buhar kazanlı ütüydü. Bu beni hayal kırıklığına uğratan ilk şeydi.İkincisi üst üste şok buhar yaptığım bölge sarardı ve garip bir koku yayıldı. Sanırım çalışanın gömleğini hafiften yakmıştık:( Satıcıda bizde bu duruma epey şaşırdık çünkü "yakmaz" demişlerdi ütüyü tanıtırken. Bir deneme daha yapalım dedik ve bu kez ütüyü ütü masasında beklettik. Hareketsiz kalınca otomotik kapanıyor dedikleri ütü maalesef daha kötü bir şekilde örtüyü yaktı:( Ya bize eksik ve yanlış tanıttılar ya da ütü özelliklerini taşımıyordu.


Gelgelelim philipse ; serdik ütüledik gayet iyiydi.4-5 kat yaptık ütüledik, her katta aynı sonuç. Dahası balon getirdiler ( tanıtırken zaten balonu ütüleyerek anlatıyorlardı) dokundurdular,gezdirdiler patlamadı.Kıyas etmek için bu ütüyüde masasında beklettik uzunca bir süre sonuç ; yakmadı.


Kararımı tahmin etmişsinizdir. O akşam philips ütümü alarak gittim eve sonuç aradığımı buldum; 


Mutluyum :)




HOBBİT : Beklenmedik Yolculuk





Sizde benim gibi The Lord of the Rings hayranı iseniz eminim bu filmin gelişi ile büyük bir sevince
kapılmışsınızdır hele bir de bir üçleme olacağını duyunca sevinciniz bir kat daha artmıştır.

Bizi Bilbo Baggins'in geçliğine götüren film Baggins, cüceler ve Gandalf'dan oluşan  grubun fantastik yolculuğunu  anlatıyor..  Film The Lord of the Rings'e kıyasla biraz daha masalsı ve mizahi. Karakterler biraz daha renkli.Zaten Tolkien'in bu kitabı çocuk kitabı olarak yazdığı söyleniyor.Ama bu beni rahatsız etmedi çünkü The Lord of the Rings gibi bir beklentiyle gitmedim ;)




Bana kalırsa Peter Jackson yine iyi iş çıkarmış.  Her ne kadar Tolkien'in  kitaplarını okuyan kişiler filmleri yetersiz bulsa da bence hikaye kadar seyircilere sunulan görsel efekt de önemli ve biz bu konuda oldukça tatmin olduk diyebilirim.

Kısacası Fantastik kurgu sevenlerin kesinlikle izlemesi gereken bir film. Biz şimdeden 2013 Aralıkta gösterime gireceği söylenen devam filmini iple çekiyoruz..




Çeyiz Alışverişi 1


Nişanlanalı 2 ay oluyor Allah kısmet ederse önümüzde ki yaz düğünümüz olacak. Dolayısıyla benide bir çeyiz telaşesi sardı bugüne dek kendine çeyiz namına bir çaput dahi almayan ben fellik fellik nerede ne indirimi var diye dolanıyorum

Son günlerde aldıklarımdan bir kaçı ;





Sarev markalı pamuk-saten nevresim takımı Trendyol indiriminden aldım, bakalım kalitesinden kalacakmıyız




Bu da Taç indirimden oldukça makul bir fiyata aldığım pamuk saten nevresim takımı. Bu işlere bulaşmadan önce hiç bir fikrim ve bilgim yoktu ama çevremden konuştuğum tecrübeli insanlar nevresim konusunda pamuk saten almamı önerdiler dokusu ve duruşu  itibari ile daha güzellermiş. Bende tercihlerimi  pamuk satenden yana kullandım.




Ne zamandır gözümün üstünde olduğu days in colours örgü battaniye seti.Sonunda benim oldu  Tercihimi Fuşya-kahveden yana yaptım


Şimdilik bu kadar devamı gelecek







13 Ocak 2013 Pazar

Merhaba :)




Merhaba.. :)


Ben Famelika




Bursa'da doğan İstanbul'da öğrenen, son zamanlarda biraz telaşeli ve bu tatlı telaşelerini sizlerle paylaşmayı düşünerek buralara kadar geldim:)





.