1 Aralık 2013 Pazar

Çeşme Alaçatı

Merhabalar :)

Son derece tembel bir blogger oldum çıktım doğrusu. Ha bugün ha yarın derken tatil yazısı kış mevsiminin bu ilk günene kaldı :)
Aslında yazmak ile yazmamak arasında kaldım çünkü biliyorsunuz anlatım kadar görsellikte önemli ve biz tatili öyle keyifli öyle anın tadını çıkararak geçirdik ki blog için ayrıca fotoğraf çekmek aklıma pek gelmedi açıkçası :( Malum içinde bizim bulunduğumuz fotoğrafları da yayınlamadığım için mevcut fotoğraflarla idare edeceğiz artık :)

Sürekli merak ettiğim ama bir türlü fırsat bulup gidemediğim bir yerdi Alaçatı. Balayı için de daha rahat olmak adına muhafazakar bir otel bakıyorduk, eh fırsat bu fırsat Alaçatıya yakın olan Club familia yı tercih edelim dedik.

Otel hakkında çok yorum yapamayacağım, zaten bizim düğün sonbaharda olduğu için tatil sezonu da değildi.Dolayısıyla denizi ve havuzu kullanmadık. Bir de tabi benim ev ortamı dışında yenilen yemeklerle aramın hiç iyi olmaması ve hayatı boyunca ağzına et,tavuk,balık sürmeyen bir insan olmamdan ötürü benden yemekler hakkında da yorum beklemeyin :) Ama eşimin yorumu  "çok iyi" idi.. Genel olarak hizmetten memnun kaldık..


Çeşme merkez ufak şirin bir yer. Karşılıklı dükkanların olduğu uzun bir caddesi var.



Tabi çeşme kalesinden bahsetmemek olmaz.Kale I.Beyazıt döneminde yapılmış.Önceden denize sıfır iken denizin doldurulması sonucu şimdi biraz daha geride kalıyor. Manzarası ise görülmeye değer.




İçinde ise kazılardan ve denizden çıkartılan çeşitli tarihi eserler sergileniyor



Çeşme merkezde bu kadar bahsettikten sonra rüyaydaymışım gibi gezdiğim Alaçatı ya geçelim :)


Girişte sizi bu güzel yel değirmenleri karşılıyor :)



Daha bunları görür görmez çok farklı bir yerde olduğumuzu anladık.. Buram buram nostalji kokan..


Arnavut kaldırımları kucaklıyor ilk olarak bizi..Her yerde cumbalı taş evler.. Havada yasemin ve hanımeli kokuları..



Ve bize görsel bir şölen yaşatan bengoviller.. O an bu evlerden birinde yaşadığımı ve her gün bu bengovillerle kaplı olan kapıdan girip çıktığımı hayal ettim..




Çivit mavisi sık sık göz kırpıyor bize :) Sevmeye başlıyoruz bu rengi :)


Eh buraya kadar gelmişken sakızlı bir şeyler yiyip içmeden olmaz :)


İsmini sık sık duyduğumuz İmren pastanesine atıyoruz kendimizi. Sakızlı Türk kahvelerimizi yudumlayıp sakızlı tatlıların tadına bakmadan da geçmiyoruz..




Derken karşımıza bir Çatladı kapı çıkıyor 


Giderseniz muhakkak gezin içini, gerçekten çok orjinal takı ve dekorasyon objeleri var. Bende elim kolum dolu çıktım tabi :)










Her yerde farklı bir dükkan ve her dükkanın kendine has,tasarım dehası el yapımı tabelaları .. 


Ve bu kapı :) İçinde sanki bir masal kahramanı yaşıyormuş gibi hissettiriyor :)


Gelelim pazaryeri camiye

Aslında orası kilise olarak inşa edilmiş ve daha sonra camiye çevrilerek hem müslümanlar hemde hristiyanlar için ibadete açılmış..








İçine girdiğimizde önce normal bir camiye girdiğimizi sandık. 



Daha sonra sol taraftaki camiyi ikiye ayıran perdeli tarafa geçince


aynı zamanda bir kilisede olduğumuzu  da anladık..



Gezdik ama doyamadık.Mutlaka bir daha gitmek istediğimiz ve bu sefer daha uzun kalmak istediğimiz bir yer oldu Alaçatı..


Eğer önümüzde ki yaz için hala bir plan yapmadıysanız, gidilecek yerler arasına Alaçatı ya da ekleyin derim ;)

Herkese Sevgiler..